Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Ekim 2022 itibarıyla yayımlamaya başladığıo "Dezenformasyon Bülteni" ile haftanın yalan olarak değerlendirdikleri haberlerini kamuoyuyla paylaşıyor.
İletişim Başkanlığı'nın paylaştığı 17-23 Ekim Dezenformasyon Bülteni şu şekilde:
Not: Tüm içerik Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca yayınlanan bültenden olduğu gibi alınmıştır.
Dezenformasyon Bülteni (17-23 Ekim)
- “Türk Silahlı Kuvvetleri Kimyasal Silah Kullanıyor” İddiası
- “Türkiye, Tayfun Füzesi’nin Teknolojisini Kuzey Kore’den
- Alıyor” İddiası
- “2011 Yılından Bu Yana Yüzlerce Suriyeli Milli Eğitim
- Kadrolarında Öğretmen Olarak İşe Başladı” İddiası
- “Müteahhit Olmak İçin Sertifika Gerekmiyor” İddiası
- “Kapadokya’ya Gelen Heyetin UNESCO ile İlgisi Yok
- Turistik Ziyaret Çarpıtılıyor” İddiası
1- “Türk Silahlı Kuvvetleri Kimyasal Silah Kullanıyor” İddiası
Terör örgütü PKK’nın propaganda araçları ve sempatizanlarının, “Türk Silahlı Kuvvetleri kimyasal silah kullanıyor” iddiası doğru değildir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde kimyasal silah bulunmadığını vurgulamış, iddialara ilişkin açıklamasında “Silahlı Kuvvetlerimizin bugüne kadar kimyasal silah kullanmak gibi bir taksiratı yoktur. Attığı bütün adımları uluslararası hukuk neyi gerektiriyorsa bu çerçevede atmıştır ve bu çerçevede atmaya da devam edecektir.” ifadelerini kullanmıştır.
Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, iddiaların asılsız olduğu ve bu tür mühimmatın TSK envanterinde bulunmadığı belirtilmiş, “Bu dezenformasyon, çökme noktasına gelen terör örgütünün beyhude çırpınışlarıdır” ifadeleri kullanılmıştır.
Metina, Zap ve Avaşin bölgesinde gerçekleştirilen ‘Pençe’ operasyonları ile ciddi zayiat veren PKK’nın propaganda araçları, TSK’nın 17 teröristi kimyasal silah kullanarak öldürdüğünü iddia etti, ancak Türkiye uluslararası anlaşmalar gereği, envanterinde kimyasal silah bulunduramaz.
Türkiye bir NATO üyesidir ve envanterinde kimyasal silah bulunan ülkeler NATO’da yer alamazlar. Envanterde kimyasal silah bulundurmak, gizlenebilecek, ortaya çıkarılamayacak bir durum değildir.
Türkiye, 1997’de yürürlüğe girerek kimyasal silahların yasaklanmasını ve bu yasağın sıkı bir doğrulama rejimiyle denetlenmesini öngören Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ni imzalayan ülkeler arasındadır. Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’ne ise 1974’ten bu yana taraf ülkelerdendir. Uluslararası anlaşmaların yanı sıra, Türkiye iç hukukunda da, kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesine ilişkin düzenlemeler yapmıştır.
“17 teröristin kimyasal silah kullanımı sonucu öldüğü” iddiası, bir teröristin baygınlık geçirdiği bir diğer teröristin ise gülme krizine girdiğini gösteren görüntülere dayandırılmaktadır. Görüntülerde 17 teröristin kimyasal silahla öldürüldüğü iddiasını destekleyen herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.
İddiaların odağındaki bir diğer görüntüde ise, Türk askerinin terörle mücadele operasyonlarında, mağara girişlerini patlattığı görülmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri, terörle mücadeledeki risk ve tehditlere karşı tedbirli hareket etmektedir. Örgüt mensuplarının bulunduğu mağaraların girişleri tuzak patlayıcı tehlikesi nedeniyle tedbir amacıyla patlatılmakta, geçit açma faaliyetleri yürütülmektedir. Ayrıca, bir askerin elle taşıdığı sözde ‘kimyasal’ bir silahı, etki alanındayken bir mağaraya atması imkansızdır. Kimyasal silah geniş bir alanı etkiler ve kullanan etki alanında bulunamaz.
PKK ve destekçileri, daha önce de benzer iddialarda bulunmuş, farklı zamanlarda ve farklı ülkelerde/bölgelerde çekilen görüntüleri ‘TSK’nın operasyon’ alanı şeklinde servis etmişlerdi. Bu iddiaların manipülatif ve gerçek dışı olduğu tespit edilmiştir.
Terör örgütüne ait hesaplar fosfor bombasıyla yaralanan bir kişinin yer aldığı fotoğrafı, Barış Pınarı Harekatı’nda çekilmiş gibi paylaşmıştır. Ancak fotoğrafın 2009’da İsrail’in Gazze’ye düzenlediği hava saldırılarına ait olduğu anlaşılmıştır.
Aynı dönemde bir hava saldırısı fotoğrafının yine Barış Pınarı Harekatı’nda çekildiği iddia edilmiştir. Ancak fotoğrafın 2014’de Doğu Guta’da çekildiği ortaya çıkmıştır.
2- “Türkiye, Tayfun Füzesi’nin Teknolojisini Kuzey Kore’den Alıyor” İddiası
Yunan Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (ELISME) Başkanı General Yoannis Baltzois’in, “Türkiye, Tayfun Füzesi’nin teknolojisini Kuzey Kore’den alıyor” iddiası doğru değildir.
Tayfun Füzesi, Roketsan bünyesinde yerli ve milli mühimmat geliştirme ve üretim faaliyetleri kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’nın talimatı ile geliştirildi.
Yüzde yüz yerli imkanlarla geliştirilen Tayfun Füzesi’nin tüm Ar-Ge çalışmaları Roketsan tarafından gerçekleştirildi. Türkiye’nin şu ana kadar geliştirdiği en uzun menzilli füze sistemi Tayfun, 18.10.2022 tarihinde Rize Havalimanı’nda sabah 06.45 sularında test edildi.
Rutin kalifikasyon test atış faaliyeti, resmi olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından duyuruldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan teste ilişkin açıklamasında, “Artık bizim Tayfun’umuz da var ve bunlar artık bir yerlere mesaj oluyor. Zevkle takip ediyorlar. Bunları şimdi çok daha ileri safhaya taşımanın gayretindeyiz.” ifadelerini kullandı.
Tayfun füzesi, test sırasında planladığı şekilde 500 kilometrenin üzerindeki mesafede Sinop ili açıklarında bulunan hedef noktasını tam isabetle vurdu. Söz konusu faaliyette Tayfun Silah Sistemi ve Füzesi test atışı başarı ile tamamlandı. Tayfun Füze sistemi, Kısa Menzilli Balistik Füze (SRBM) sınıfı bir füzedir ve Türkiye’nin ilk SRBM füzesidir.
3- “2011 Yılından Bu Yana Yüzlerce Suriyeli Milli Eğitim Kadrolarında Öğretmen Olarak İşe Başladı” İddiası
“2011 yılından bu yana yüzlerce Suriyelinin Milli Eğitim Kadrolarında öğretmen olarak işe başladığı” yönündeki iddia doğru değildir.
Devlet memurluğuna alınacaklarda aranılan genel şartlar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesi ile düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin birinci fıkrasının (A) bendinin birinci alt bendinde; “Türk Vatandaşı olmak” hükmü yer almaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı, 2016 Temmuz ayından bu yana 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 4. maddesi kapsamında sözleşmeli öğretmen istihdam etmektedir. Bahse konu maddenin ikinci fıkrasında sözleşmeli öğretmenlerin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinde öngörülen genel şartlar ile öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel şartları taşıyanlar arasından seçileceği belirtilmiştir.
Yayımlanan öğretmen atama duyurularında başvuru şartları arasında; “Türk vatandaşı olmak” maddesine yer verilmektedir. Dolayısıyla yabancı uyruklulardan gerek kadrolu gerekse sözleşmeli öğretmen ataması gerçekleştirilemez.
Ayrıca PIKTES projesi (Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi) kapsamında da öğretmen alımı yoktur.
4- “Deprem Kuşağında Yer Almasına Rağmen Türkiye’de Müteahhitlik Yapmak İçin Sertifika Gerekmiyor” İddiası
Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Deprem kuşağında yer almasına rağmen Türkiye’de müteahhitlik yapmak için sertifika gerekmiyor” iddiası doğru değildir.
Müteahhitlik ve inşaat ruhsatı almak için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan müteahhitlik belgesi almak, zorunludur.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 28’inci maddesine binaen hazırlanan 16 Aralık 2010 tarihli, 27787 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yapı Müteahhitleri ile Şantiye Şeflerinin Kayıtları ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmelik’e göre, inşaat yapmak isteyen müteahhitlerin yetki belgesi numarası alması zorunlu.
Yine aynı şekilde 02 Mart 2019 tarihli, 30702 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik’e göre, inşaat yapmak isteyen müteahhitlerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvurarak yetki belgesi numarası alması gerekli.
Ayrıca müteahhitlik belge başvurusunun ardından başvuru sahibi, ekonomik, mali, mesleki, teknik yeterlilikleri dikkate alınarak değerlendirme süreçlerinden geçiyor.
5- “Kapadokya’ya Gelen Heyetin UNESCO ile İlgisi Yok Turistik Ziyaret Çarpıtılıyor” İddiası
Bazı basın yayın organlarında, “Kapadokya’ya gelen heyetin UNESCO ile ilgisi yok. Turistik ziyaret çarpıtılıyor” iddiası doğru değildir.
Kültür Ve Turizm Bakanlığı, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığının 15/09/2022 tarih ve 24150 sayılı yazısı ile, Çekya’dan gelecek UNESCO’da görevli Dr. Martina Paskova ve Jakup Kaspar’ın yanı sıra Çekya Büyükelçiliği Müsteşarı Pavel Danek ve beraberindeki heyetin Göreme Milli Parkı ve Kapadokya bölgesine bir ziyaret gerçekleştirme talebi bildirilmiştir.
Resmi yazıda heyetin Kapadokya bölgesinde, ‘tecrübe paylaşımı’ temelinde rehberli bir ziyaret, akabinde UNESCO uzmanları, Kapadokya Bölgesi sorumluları veya UNESCO temsilcileri ile bir toplantı gerçekleştirmek istedikleri belirtilmiştir.
11 Ekim’de bölgeye gelen heyet, proje ve alanla ilgili bilgilendirilmiş, yetkililerle toplantı yaparak fikir alışverişinde bulunmuştur.
Kapadokya bölgesindeki önemli destinasyonları ziyaret eden heyet, 12 Ekim tarihinde bölgeden ayrılmıştır.
Cumhurbaşkanlığı haftalık Dezenformasyon Bülteni'ne pdf olarak ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.