Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Astronomi ve Uzay Bilimleri Gözlemevi Uygulama ve Araştırma Merkezi (UZAYBİMER) tarafından yapılan astrofotoğraf çekimi ile 3 cisim görüntülendi. Fotoğraflama çalışmaları ile ilgili bilgiler veren ERÜ Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Genel Astronomi Araştırma Görevlisi Mustafa Turan Sağlam, “UZAYBİMER gittikçe daha da derin uzaya açılacak” dedi.

ERÜ UZAYBİMER tarafından gerçekleştirilen astrofotoğraf çekiminde kullanılarak üç farklı astronomik cisim görüntülendi. Uzun pozlama yöntemi ile çekilen fotoğraflar SIRIL yöntemi ile istiflenip, poz süresi arttırılarak daha net sonuçlar elde edildi. Yapılan çekim ile M15: Küresel Yıldız Kümesi, M51: Girdap Gökadası ve M13: Küresel Yıldız Kümesi fotoğraflanarak araştırmalara yardımcı bilgiler toplandı. Çekimlerle ilgili bilgiler veren ERÜ Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Genel Astronomi Araştırma Görevlisi Mustafa Turan Sağlam, "Astrofotoğrafı diğer fotoğrafçılık dallarını ayıran en büyük şeyi aslında çok meşakkatli bir iş olması. Diğer fotoğraflarda genellikle Anlık görüntü alırken astrofotoğrafta çok uzun pozlamalar vermemiz gerekecek. Çünkü uzay ve gök cisimleri gerçekten inanılmaz sönük kaynaklar ve gözle baktığımız zaman bile aslında belli limitleri aşamadığımız için fotoğraf makineleri, lensler bize limitleri aşmamız konusunda çok büyük fayda sağlıyor. Astronominin genel temeli de bu zaten uzun pozlama dediğimiz sistemle birlikte görünmeyen daha derindeki gök cisimlerini fotoğraflayıp onların ışıklarını kaydetmek üzerine dayalı bir fotoğraf dalı. Amatör olarak da çok fazla yapılabilen hatta Türkiye’de de gittikçe gelişen bir dal ve yeni gelişen teknolojiyle birlikte artık cep telefonlarımızla bile bunu çok rahat bir şekilde yapabiliyoruz. Biz UZAYBİMER olarak da buradaki prototip teleskoplarımızı, profesyonel teleskoplarımızı kullanarak arkalarına bağladığımız dedektörlerle birlikte gök cisimlerinin, galaksilerin, yıldız kümelerinin, açık kapalı yıldız kümeleri, küresel yıldız kümelerinin görüntülerini elde ettik ve onların bir şekilde hem sanatsal hem de bilimsel olarak incelememiz açısından motive edici görüntüler elde ettik diyebilirim. Bu üç cisme gelecek olursak da, ilk başta bir Girdap Gökadası dediğimiz bir galaksiyi gözlemledik. Bu galaksi bizim galaksimize yakın galaksilerden birisidir. Özellikle Büyük Ayı takımyıldızı Türkiye’den de çok rahat gözlemlenebilen bir bölgede olduğu için genellikle astrofotoğrafçıların ilk hedeflerinden birisidir. Girdap Gökadası iki tane gök adanın birleşimiyle oluşan bir gök adadır ve bu gök ada genellikle görsel anlamda da bilimsel anlamda da bu galaksi çalışan ekipler için de çok büyük avantaj sağlar. Bizim asıl amacımız aslında kendimizi test edebilmek. Bu gök adanın gözlemlenmesi konusundaki buradaki öğrencilerin ve çalışma arkadaşlarımızla birlikte birazcık sınırlarımızı zorlamak istedik. Girdap Gökadası dediğim gibi milyonlarca yıldızlı ev sahibi yapan ve bizim galaksimizin dışında olan bir cismi derin uzayı gözlemlemek adına çok önemliydi ve bir başlangıç yaptık. Önümüzdeki süreçlerde de anlık olarak, aylık olarak, belki yıllık olarak bunların takiplerini gerçekleştirip belki gelecekte orada patlayan Bir süpernovanın da zamanla değişimini görmek adına güzel bir keşif de olabilir. Çünkü genellikle amatörler ve profesyoneller astrofotoğrafçılığın da bilimsel açıdan önemini anlamak adına belli başlı dönemlerde gök cisimlerini pozlayarak onları kendi arşivlerinde kaydediyorlar ve zamana göre acaba değişim var mı? Çünkü bunlar aktif sistemler. Bir değişim varsa eğer bunların da bilimsel anlamda açıklanması konusunda bize ev sahipliği yapıyor” dedi.

Sağlam, astrofotoğraf çalışmalarının belirli periyotlarla devam edeceğini ve UZAYBİMER olarak derin uzaya açılacaklarını söyleyerek, “İkinci gözlemlediğimiz cisimler küresel yıldız kümeleri. Küresel yıldız kümeleri, milyonlarca yıldıza ev sahibi yapan ve bunlar genellikle aynı anda oluşmuş, yaşlı yıldız sistemlerdir. Bizim güneşimiz gibi değil, daha böyle birlikte yaşayabilen ve bir şekilde galaksimizin üst ve alt kollarında çok rahat bir şekilde görebileceğimiz, galaksimizin içinde yayılmış bir şekilde davranış gösteren küresel kümelerdir. Bu küresel kümelerin gözlemlenmesi bilimsel anlamdan yıldızların evrimini anlamak belki de küresel kümelerin özelliklerini, dinamiğini anlamak adına çok önemli. Fakat astrofotoğraf açısından da milyonlarca yıldızı bir arada görebilmek hem felsefik hem de sanatsal anlamda aslında bilim insanlarına ve bu işle amatör olarak da ilgilenen insanlara da bir ışık tutuyor. O yüzden herkesin bir şekilde bence teleskopla baktığı hedefler arasında galaksilerin yanında küresel kümelerde inanılmaz görsel şenlik kattığı için tavsiye edebilirim. Uzay BİMER açısından bu tarz çalışmaların önemi çok büyük. Gittikçe daha derin uzaya, derin uzaydan ışık toplamak adına bizim için çok önemli. Bu çalışmalar sürekli belli periyotlarda devam edecek. Hem astrofotografi açısından hem de oradaki gelen gök cisimlerinin analizleri açısından bizim için çok önemli. UZAYBİMER gittikçe daha da derin uzaya açılacak ve buradaki teleskop sistemleri, optik teleskoplar, radyo teleskoplar kullanılarak derin uzaydaki gök cisimlerinin ışıklarının alınması konusunda çok büyük avantaj sağlayacak. Bunun yeni gelen öğrenciler, bilim meraklıları ve bilim insanları açısından gelecekte çok büyük yeniliklere ve bilimsel keşiflere ışık tutacağından eminiz” ifadelerini kullandı.

Biyolojik yaş tükürük örnekleriyle tespit edilecek Biyolojik yaş tükürük örnekleriyle tespit edilecek

Fotoğraflanan cisimlerin özellikleri

M15, Pegasus takımyıldızında yer alan ve oldukça yoğun bir küresel yıldız kümesi olarak biliniyor. 1746 yılında Jean-Dominique Maraldi tarafından keşfedilen M15, özellikle yaşlı ve metal açısından fakir yıldızlardan oluşan yapısıyla dikkat çekiyor. Yaklaşık 33 bin 600 ışık yılı uzaklıkta bulunan bu küme, Dünya’dan bakıldığında teleskopla rahatça gözlemlenebiliyor. M51, Girdap Gökadası olarak da bilinen ve en ikonik sarmal galaksilerden biri olarak biliniyor. İlk olarak 1773 yılında Charles Messier tarafından keşfedilen M51, yaklaşık 23 milyon ışık yılı uzaklıkta yer alır. İki galaksinin birleşiminden oluşan bu yapı, aktif çekirdeği ve belirgin sarmal kollarıyla astrofotoğrafçılar için favori bir hedef haline geliyor. M13, Herkül takımyıldızında yer alan ve en parlak küresel yıldız kümelerinden birisi olarak biliniyor. 1714 yılında Edmond Halley tarafından keşfedilen bu küme, dünyadan yaklaşık 22 bin ışık yılı uzaklıkta bulunuyor ve yaklaşık 300 bin yıldız içeriyor. M13, amatör astronomlar tarafından sıkça gözlemlenen bir hedef olup parlaklığı ve yapısıyla dikkat çekiyor.

Kaynak: iha