İnceleme

Türkiye yaşlanıyor: Nüfus artış hızının sıfıra yaklaşması ne anlama geliyor?

Yeni yapılan bir araştırma ile Türkiye'nin demografik olarak yaşlanmaya başladığı ortaya çıktı. Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Dr. İsmet Koç, yaptıkları yeni araştırma ile ilgili detayları paylaştı.

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmet Koç, "Türkiye'de Nüfusa İlişkin Göstergeler" araştırmasının sonuçlarıyla ilgili önemli detaylar paylaştı ve Türkiye nüfusunun dönüşüm sürecini anlattı. Türkiye'nin nüfus artış hızının sıfıra yaklaşması ne anlama geliyor? Türkiye yaşlanıyor mu? İşte detaylar...

Yaşlı nüfus 2050'de yüzde 20'ye yükselecek

Prof. Dr. İsmet Koç Türkiye'nin demografik yaşlanma sürecinde olduğunu söyledi ve yaşlı nüfusunun 2050'de yüzde 10'dan yüzde 20'ye yükseleceğini belirtti. 

Cumhuriyetin ilanında 13 milyon gibi bir nüfusa sahip olan Türkiye, günümüzde 84,7 milyon gibi bir nüfusa sahip.  Türkiye'nin demografik yaşlanma sürecindeki bir topluma sahip olduğuna dikkat çeken Koç,  "Bu durum dünyadaki genel yaşlanma eğiliminden çok bağımsız değil. Dünyadaki tüm ülkeler, doğurganlığın azaldığı ve doğuşta yaşam beklentilerinin yükselmesi sonucu yaşlanma sürecine girmiş durumdalar." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin bu süreci biraz geç yaşadığını belirten Koç, şöyle dedi:

"Türkiye'nin geçmişten gelen bir yüksek doğurganlık hızı var. Ancak bu hız, son yıllarda çok ciddi derecede azalmış durumda. 1970'li yıllarda kadın başına 5 doğum düşerken günümüzde çocuk sayısı 2'nin altına düşerek 1,8'e geriledi. Bunun sonucu olarak Türkiye'deki yaşlanma eğiliminin 1990'lı yıllardan itibaren çok hızlı şekilde arttığını görüyoruz. Geçmişte Türkiye, genç ve dinamik bir nüfus yapısına sahipken, artık bu özelliğini yavaş yavaş kaybediyor. 1,8 civarındaki doğurganlık aslında demografide 'ikame seviyesi' olarak tanımladığımız 2,1 seviyesindeki doğurganlığın altına tekabül ediyor. Dolayısıyla Türkiye, 2,1'in altında doğurganlık hızı ile artık kendisini yenileyemeyen bir nüfus yapısına sahip. Bu durum, Türkiye'nin hızlı yaşlanma sürecini daha da hızlandıran, buna ivme kazandıran bir faktör olarak ön plana çıkıyor."

Doğurganlık hızının azalmasının yanında ölüm hızlarının düşmesinin de bu yaşlanmada ciddi etkisi olduğunu belirten Koç, 80 yaşına kadar nüfusun yaklaşık yüzde 80'inin hayatta kaldığı bilgisini de verdi.

"100 milyonluk nüfus hedefine ulaşmak imkansız olacak"

ürkiye nüfusunun 100 milyona erişmesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Koç, şöyle konuştu:

"1970'li yıllardan bakıldığında Türkiye'nin 2020 yılı civarında 100 milyona ulaşacağı net şekilde görülüyordu. Çünkü o zaman doğurganlık hızı, kadın başına 5 çocuk civarındaydı. Oysa günümüzde TÜİK ile yaptığımız projeksiyon sonuçlarına baktığımızda 1,8 civarındaki doğurganlık hızıyla Türkiye'nin nüfusunun yakın bir gelecekte 100 milyona ulaşamayacağını görüyoruz. Bunun ancak ve ancak şöyle bir koşulu olabilir, Türkiye’de doğurganlık hızı çok ciddi derecede yükselirse, örneğin kadın başına 2,5 doğum seviyesine çıkarsa Türkiye'nin 100 milyonluk bir nüfus görmesi mümkün. Doğurganlık hızının halen bir miktar aşağı düşme potansiyeli olduğunu görüyoruz. Eğer böyle giderse 100 milyonluk nüfus, Türkiye'nin hep çok istediği ama hiçbir zaman ulaşamayacağı bir hedef olacak."

Nüfus artış hızı sıfıra yaklaştı

Koç, demografik dönüşümde birinci aşamayı yüksek doğurganlık ve ölüm hızlarının, ikinci aşamayı "düşük ölüm hızları ve bir miktar yüksek doğurganlığın, üçüncü aşamayı ise ölüm ve doğum hızının her ikisinin birden düştüğü evreyi tarif ettiğini anlattı.

Batı Avrupa toplumlarının demografik dönüşümde birinci aşamayı tamamladıklarını, birçok toplumda yüzde 20-25 seviyesinde yaşlı nüfusun görüldüğünü belirtti.

İsmet Koç, "Türkiye'de yaşlı nüfus oranı henüz yüzde 10 seviyesinde ama 2050'ye geldiğimizde Türkiye'de yüzde 20 civarında yaşlı nüfusu olacak. Dolayısıyla Türkiye aslında Batı Avrupa'nın izlediği süreci takip ediyor. Türkiye, demografik dönüşüm sürecinin üçüncü evresinde. Bu evrede hem doğum hem ölüm hızı düştüğü için nüfus artış hızı neredeyse sıfıra yakın oluyor. Dolayısıyla nüfusun kendini yenileme kapasitesi büyük ölçüde ortadan kalkıyor. Onlar yaşlı artık nüfusa sahipler, biz ise yaşlanmakta olan bir nüfusa sahibiz." ifadelerini kullandı.

Çiftler tek çocuk tercih ediyor

Koç, Türkiye'de 90'lı yıllarda oturan 2 çocuk tercihinin yerini artık 1 çocuk normunun aldığını belirtti. Bu nedenle Türkiye'nin demografik değişiminin Batı Avrupa toplumlarına büyük ölçüde benzeyeceği de tahmin ediliyor. Koç sözlerini son olarak şöyle tamamladı:

" Türkiye'nin Batı Avrupa'ya göre daha genç ve dinamik bir nüfusa sahip olduğunu görüyoruz. Ama yakın gelecekte Türkiye, bu özelliğini büyük ölçüde kaybedecek."

{ "vars": { "account": "UA-53462249-3" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }