Breathless, Alphaville, Vivre Sa Vie ve Contempt gibi filmlerin mimarı olan dünya sinemasının efsane isimlerinden Jean-Luc Godard, 91 yaşında hayata gözlerini yumdu.
1950'lerin sonlarında ve 60'larda sinemada devrim yaratan film yapım hareketi 'Nouvelle Vague'ın (Fransız Yeni Dalgası) kilit isimlerinden Fransız-İsviçreli yönetmen Jean-Luc Godard'ın ölüm haberini Fransız Liberation gazetesi duyurdu.
Eric Rohmer, Jacques Rivette ve François Truffaut gibi çağdaşlarıyla birlikte Godard, 1950’lerin sonlarında Fransa’da ortaya çıkan deneysel bir film hareketi olan ‘Nouvelle Vague’da (Fransız Yeni Dalgası) önemli bir figürdü.
Jean-Luc Godard kimdir?
Jean-Luc Godard (3 Aralık 1930 - 13 Eylül 2022) Fransız ve İsviçreli film yönetmeni, senarist ve sinema eleştirmeniydi. Fransız Yeni Dalgası'nın en etkili isimlerinden birisidir. 1930 yılında İsviçre kökenli Fransız orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak Paris'te doğdu. Babası kendine ait bir kliniği olan bir doktor, annesi ise İsviçre'nin tanınmış bankacı ailelerinden birisinin kızıydı. II. Dünya Savaşı sırasında İsviçre'de yaşadı, 1940'ların sonuna doğru ailesi boşanınca Godard etnoloji (budunbilim) okumak için 1949 yılında Sorbonne Üniversitesine girdi. Bu zaman dilimi boyunca Cineclub ve Cinemateque e katıldı. Godard Yeni Dalga Akımı'nı alevlendiren insan olarak bilinen Andre Bazin ile burada tanıştı.
"Nouvelle Vague" (Yeni Dalga), geleneksel Fransa sinema trendinden farklı bir sinema biçimini kullanan, belli bir fikir üzerinde birleşip buna göre film çeken genç bir yönetmen grubunun oluşturduğu bir akımdır. Yeni Dalga içinde sayılabilecek yönetmenler Jean-Luc Godard, François Truffaut, Jacques Rivette, Eric Rohmer ve Claude Chabrol'dür. 1959 yılında eşzamanlı olarak çektikleri filmlerde verdikleri mesaj aynıdır: "Herkes film yönetmeni olabilir." Godard, Erich Rohmer ve Jacques Rivette ile "Cahiers du Cinéma"'yı çıkardı, aynı zamanda sinema ile ilgili makaleler de yazmaya başladı. Bir iki kısa film denemesinin ardından 1960 yılında ilk uzun metrajlı filmi Serseri Aşıklar'ın (A Bout de Souffle) çekimini tamamladı.
Yeni Dalga Dönemi
Serseri Aşıklar (1960), Haftasonu (1967), Bir Artı Bir (1968) bu dönemin ürünleridir. Bu dönemde Godard deneysel çalışmalar yapmış, o günlerin önde gelen felsefi görüşlerine özellikle varoluşçuluk üzerine inşa edilmiş sinema tezlerini göz önüne almıştır. Tüm bu deneyler (örneğin yeniden tanımlanan senaristlik, Bertolt Brecht teorisinin sinematik uygulanması, geleneksel montaj biçiminin reddedilmesi, kamera ve ses sisteminin deneysel olarak farklı biçimlerde kullanılması) modern sinemanın olasılıklarını genişletmiştir. Godard, bu dönemde filmlerinde iletişim kopukluğu içindeki modern insanın farklı yaşam biçimlerini, akıldışı sosyal sistemleri, politik tartışma ve olayları konu almıştır.
Gorin ve Dziga Vertov Grup
Godard o dönemde yükselen Maoculuk'tan etkilenmiş, burjuva sinema sistemi için film yapmayı reddetmiştir. Godard, dönemin Maoist öğrenci liderlerinden Jean-Pierre Gorin ile Dziga Vertov Grup'u kurarak, Gorin ile birlikte o dönemdeki siyasal görüşlerinin çerçevesini çizen bir dizi film çekmiştir. Bu dönem 'Dziga Vertov Stage' olarak adlandırılır ve 1969 yapımı Le Gai Savoir ile 1972 yapımı Tout Va Bien filmleri arasındaki zamanı içine alır. Grup ismini, sınıf çatışmasını analiz eden ve montajı devrimci bir biçimde kullanmaya çalışan ünlü Rus yönetmen Dziga Vertov'dan almaktadır.
SonImage Dönemi
Sonraki dönemde, Godard kendisini modern dünyadan ayırıp, Grenoble isimli küçük bir şehre yerleşti ve “Eşsiz bir politik filmin sadece kendi ailesine göstereceği bir film olacağı” inancı ile video çalışmalarına odaklandı. Bu dönem, Anne-Marie Miéville ile subjektif video çalışmaları yaptığı video prodüksiyon stüdyosu 'SonImage Film Company' ismine ithafen 'SonImage Dönemi' olarak adlandırılmaktadır. Godard dikkatini video yoluyla birçok insanla yaygın iletişim kurma imkânına verdi ve politik ideolojiden çok genel olayları ve insanların tecridini işledi.
Son Çalışmaları
1979 yılında Godard ticari sinema dünyasına tekrar geri dönmüştür. Bu dönemde çektiği filmlerin karakteristik özellikleri arasında bir uygunluk ve ortak payda bulmak kolay değildir. Godard bu dönemde yeni bir felsefi yaklaşımla farklı sinematik deneyler yapmaya, insan varoluşunun ve bazen de dinsel duyumun en derinlerine inmeye çabalamıştır.