Josep Carreras Lösemi Araştırma Enstitüsü bilim insanları tarafından yürütülen bu ilginç araştırma, benzer insaların benzer DNA yapılarına sahip olma teorisi üzerine yoğunlaştı.
Benzer insanlar benzer DNA yapısına mı sahip?
Josep'te bir araştırmacı olan kıdemli yazar Doktor Manel Esteller, "Onlarca yıldır, herhangi bir aile bağı olmadan birbirine benzeyen bireylerin varlığı kanıtlanmış bir gerçek olarak ancak yalnızca anekdot terimleriyle ve hiçbir bilimsel gerekçe olmaksızın tanımlanabilmiş" dedi.
“İnternet ve sosyal medyanın görüntü paylaşımı için yaygın olarak kullanılması, artık bu tür insanları tespit edip inceleyebildiğimiz anlamına geliyor.”
Doktor Esteller ve meslektaşları, çalışmalarında moleküler düzeyde bir dizi benzer insanı tespit etmek için araştırmaya başladılar Bunu yapmak için, 1999'dan beri dünya çapında benzer resimler elde eden Kanadalı bir sanatçı olan François Brunelle'nin fotoğraf çalışmalarındaki modelleri işe aldılar.
Deneklerin DNA'ları tükürük ile toplandı
Araştırma sırasında, üç farklı yüz tanıma algoritması kullanarak çiftler için nesnel bir benzerlik ölçüsü belirlendi. Bunlara ek olarak, katılımcılar kapsamlı bir biyometrik ve yaşam tarzı anketi doldurdu ve multiomik analiz için tükürükleriyle DNA'ları toplandı.
Dr. Esteller, "Bu eşsiz numune seti, genomik, epigenomik ve mikrobiyomiğin insan benzerliğine nasıl katkıda bulunabileceğini incelememize izin verdi." dedi.
Benzer insanlar benzer davranışlara sahip
Araştırma sonuçları bu bireylerin benzer genotipleri paylaştığını, ancak DNA metilasyonu ve mikrobiyom manzaralarında farklılık olduğunu ortaya koydu. Benzer görünen çiftlerin yarısı, üç algoritmanın tümü tarafından bir araya toplandı. Genetik analiz, 19.277 ortak tek nükleotid polimorfizmine dayalı olarak bu 16 çiftten 9'unun bir arada kümelendiğini belirledi. Ayrıca, kilo ve boy gibi fiziksel özelliklerin yanı sıra sigara içme ve eğitim gibi davranışsal özellikler, benzer çiftlerde ilişkilendirildi.
Sonuçlar, paylaşılan genetik varyasyonun yalnızca benzer fiziksel görünümle ilgili olmadığını, aynı zamanda ortak alışkanlıkları ve davranışları da etkileyebileceğini oraya çıkardı.
Dr. Esteller, "Bulgularımız biyotıp, evrim ve adli tıp gibi alanlarda gelecekteki uygulamalar için moleküler bir temel sağlıyor" dedi.
"Çalışmamız burun, dudak ve ağız şeklinin gelişiminde kritik olan genetik belirteçlerin yanı sıra yüzümüzün karakteristik özelliklerini de sağlayan kemik yapısı ve cilt dokusunun tamamen yeni belirleyicilerini gösteriyor."
"İnsan nüfusu artık 7,9 milyar olduğu için, bu benzer tekrarların meydana gelme olasılığı giderek artıyor"
Haberimize konu olan bu bulgular Cell Reports dergisindeki bir makalede yayınlandı.