Dünya'nın radyasyon seviyelerindeki tarihsel artışlarından Güneş patlamalarının sorumlu olduğu düşünülüyordu. Ancak yeni bir çalışma, bu  radyasyon artışlarının bir zamanlar inanıldığı gibi güneş patlamalarından kaynaklanmayabileceğini ve görünüşe göre çok daha güçlü ve bilinmeyen bir şeyin bundan sorumlu olduğunu gösteriyor.

Çalışmanın yazarlarından ve Queensland Üniversitesi'nden astrofizikçi Benjamin Pope, Australian Broadcasting Corporation'a  “Anlamadığımız bir tür aşırı astrofiziksel fenomen var ve bu aslında bizim için bir tehdit olabilir” açıklamasında bulundu.

Proceedings of the Royal Society A'ta yayınlanan çalışma, Dünya'daki radyasyon seviyelerindeki ani artışları temsil eden bir radyoaktif karbon izotopu olan karbon 14 sivri uçlarını incelemek için ağaç halkalarının incelenmesini konu alıyor. Bu ani radyasyon artışlarına yani 'Miyake olayları'na onları keşfeden Japon bilim adamının adı verildi. Bu olaylar gizemli astrofiziksel olaylar olarak kabul ediliyor.

Carrington olayından 100 kat güçlü

Astrofizikçi Benjamin Pope'a göre,  son 10.000 yılda bilinen altı Miyake olayı oldu ve en sonuncusu MS 993'te gerçekleşti. Bu olaylara günümüze kadar, Güneş döngüsünde tipik olarak 11 yıllık güneş lekesi aktivitesinin zirvesinde meydana gelen şiddetli güneş fırtınalarından kaynaklandığına inanılıyordu. Ancak verileri karıştırdıktan sonra, Pope ve ekibi, bu radyasyon artışlarının sadece 11 yıllık zirvede değil, tüm güneş döngüsü boyunca ortaya çıktığını ve geçerli teoride büyük bir problem olduğunu gördü.

Daha da garip olanı, bazı ani yükselişlerin ne kadar sürdüğü. Pope ABC'ye verdiği demeçte, "Bu olaylardan en az ikisi, belki üçü bir yıldan uzun sürdü, bu şaşırtıcı çünkü bu bir güneş patlamasıysa bunun yaşanma ihtimali yok" dedi.

Gezegenimize çarpan son güçlü güneş patlaması 1859'da meydana geldi. Carrington Olayı olarak bilinen olay, o sırada telekomünikasyon altyapısına ciddi zarar verdi.

Elektronik ve internete büyük ölçüde bağımlı bir çağda, Carrington benzeri bir olay yaşamamız muhtelemen tüm dünyayı felçe edecek boyutta olabilirdi. Bu Güneş patlamaları bu kadar güçlüyken, Miyake olaylarına sebep olan etki ise bundan tam 100 kat daha etkili olacak seviyede.

gunes-patlama

Bilim insanları, Kıyamet Buzulu'nun erimesini durdurmak için bakın ne yaptı! Bilim insanları, Kıyamet Buzulu'nun erimesini durdurmak için bakın ne yaptı!

Peki bu olayların sorumlusu ne?

Pope, bunun hızlı bir şekilde art arda patlayan güneş patlamaları olabileceğini düşünüyor. Pope açıklamasında "Sadece bir Güneş patlaması değil, tekrarlayan güneş patlamaları bu sürece neden olmuş olabilir" dedi.

Yakın zamanda böyle bir olayı yaşama ihtimaline gelince, Pope bunun zayıf olduğunu düşünüyor ancak 'Yine de çok zayıf' değil diyerek de ekliyor.

Pope bir basın açıklamasında , "Mevcut verilere dayanarak, önümüzdeki on yıl içinde böyle bir olayı görme şansımız kabaca %1 ihtimal." dedi.

Carrington Olayı - 1859 Güneş Fırtınası nedir?

Carrington Olayı olarak da bilinen 1859 Güneş Fırtınası, 1859 da solar döngü 10 sırasında olmuş güçlü bir jeomanyetik güneş fırtınasıdır. Bir solar alev veya koronal kütle ejeksiyonu, Dünya’nın manyetosferini vurdu ve şimdiye kadar bilinen, Richard Christopher Carrington tarafından gözlemlenen ve kaydedilen en güçlü solar fırtınayı tetikledi.

Tüm Avrupa ve Kuzey Amerika telgraf sistemleri başarısız oldu, bazı durumlarda telgraf operatörlerine elektrik şoku bile verdiler. Telgraf direkleri elektrik kıvılcımları saçıyordu. Bazı telgraf sistemleri güç kaynaklarından kesilmelerine rağmen mesaj alıp göndermeye devam ettiler.

3 Eylül 1859 Cumartesi günü, Baltimore American and Commercial Advertiser raporuna göre, “Perşembe akşamı geç saate kadar dışarıda olanların auroral ışıkların muhteşem görünümüne şahitlik etme şansı oldu. Bu fenomen, ışık oluşumu saatlerinin farklı olmasına rağmen Pazar günkü görünüme çok benzerdi, eğer muhtemel olsaydı, daha parlak ve prizmatik tonlar daha çeşitli ve enfes olacaktı. Işık, parlak bir bulut gibi tüm gökyüzünü kaplıyordu ve daha büyük boyutlu yıldızlar belirsizce parlıyordu. Işık, Ay’ın dolunay halindeki parlaklığından bile fazlaydı fakat etrafındaki her şeyi kaplayan tanımlanamaz bir yumuşaklığı ve narinliği vardı. Saat 12 ile 1 arası görünürlüğü en yüksek muhteşemliğindeyken, bu garip ışığın altında duran şehrin sessiz sokakları, bu tek görünüş kadar güzel bir görüntü sergilemekteydi.”