Bilim camiası tarafından öne sürülen yeni bir hipoteze göre, meteorların gezegenimize yaşamın yapı taşları olan amino asitleri sağladığı yönündedir. Şimdi, ACS Central Science dergisinde rapor veren araştırmacılar deneysel olarak Dünya'daki yaşamın, amino asitlerin oluşumunda meteoritlerde uzay kayalarının içinde üretilen gama ışınlarının neden olduğu reaksiyonlardan oluşmuş olabileceğini gösterdi.
Göktaşları, Dünya'nın canlanmasına yardımcı oldu
Dünya, ilk oluştuğu zamanlarda göktaşları atmosfer boyunca yüksek hızlarda yüzeyine doğru savrulurdu. Bu uzay enkazı, önemli miktarda su ve amino asitler gibi küçük moleküller içeren bir göktaşı sınıfı olan karbonlu kondritleri içeriyordu ve bu kalıntılar Dünya'daki yaşamın evrimine katkıda bulundu.
Önceki laboratuvar deneylerinde Yoko Kebukawa ve meslektaşları, amonyak ve formaldehit gibi basit moleküller arasındaki reaksiyonların amino asitleri ve diğer makromolekülleri sentezleyebileceğini ancak bu kimyasal tepkime için sıvı su ve ısı gerektiğini gösterdi. Erken karbonlu kondritlerde var olduğu bilinen alüminyum-26 (26Al) gibi radyoaktif elementler, bozunduklarında yüksek enerjili bir radyasyon biçimi olan gama ışınları salarlar. Bu sürecin biyomolekülleri yapmak için gereken ısıyı sağlayabileceği düşünüldü. Bu nedenle Kebukawa ve yeni bir ekip, radyasyonun ilk meteorlarda amino asit oluşumuna katkıda bulunup bulunmadığını görmek istedi.
Göktaşları amino asit üretebiliyor
Araştırmacılar formaldehit ve amonyağı suda çözdüler, çözeltiyi cam tüplerde kapattılar ve ardından tüpleri kobalt-60'ın bozunmasından üretilen yüksek enerjili gama ışınlarına maruz bıraktılar. Neredeyse tüm amino asitlerin üretiminin mümkün olduğunu ve ışınlanmış çözeltilerde toplam olarak tüm değerlerin arttığına rastladılar.
Araştırmacılar, bu sonuçlara ve göktaşlarındaki 26Al bozunmasından kaynaklanan beklenen gama ışını dozuna dayanarak, amino asit üretiminin 1.000 ila 100.000 yıl süreceğini tahmin etti. Araştırmacılar, bu çalışmanın gama ışını katalizli reaksiyonların amino asitler üretebildiğine ve muhtemelen Dünya'daki yaşamın kökenine katkıda bulunduğuna dair kanıt sağladığını belirtti.