Nükleer felaket meydana geldiğinde Çernobil çevresinde yaşayan birçok aile evcil hayvanlarını geride bırakmak zorunda kaldı. Nükleer santralden sızan radyasyona maruz kalan binlerce insan hayatını kaybetti, ancak bölgedeki yaban hayatı popülasyonları büyük ölçüde harap olurken, bazı köpekler hayatta kalmayı başardı.
Neredeyse 40 yıl sonra, hiç bir evcil köpek kalmadı, ancak bölgede hala yüzlerce vahşi köpek dolaşıyor. 2017 ile 2019 yılları arasında toplanan 302 köpeğin kan örneklerinin incelendiği araştırmada dünyadaki köpeklerden farklılığı ele alındı.
Ulusal İnsan Genomu Araştırma Enstitüsü'nden genetikçi Elaine Ostrander, çalışmayı "Böyle düşmanca bir ortamda 15 nesil boyunca nasıl hayatta kalıyorsunuz?" olarak başlıklandırdı. Ostrander, bilim insanlarının başlangıçta köpeklerin zamanla DNA'larının çok benzer olacağını beklediklerini açıkladı. Ancak, DNA'larına bakıldığında, araştırmacılar diğer köpeklerle karşılaştırıldığında benzersiz olan yaklaşık 15 farklı aile yapısını tanımlayabildiler. Bu durumun, köpeklerin iyonlaştırıcı radyasyona uzun süre maruz kalmalarının bir yansıması olduğu düşünülüyor.
Bilim insanları ayrıca, hangi köpeklerin yüksek radyasyona maruz kaldığı alanlarda yaşadığını, düşük ve orta maruz kalma seviyelerine yakın yaşayanlara göre sınıflandırabildiler.
Ostrander şunları söyledi: "Bence çalışmayla ilgili en dikkat çekici şey, reaktörün içinde ve yakınlarında yaşayan köpek popülasyonlarını belirlememiz ve bu köpeklerin sadece DNA profillerine bakarak kim olduklarını söyleyebilmemiz.
"Yakınlardaki reaktör yakıt çubukları gibi yerlerde yaşayan köpek ailelerini düşünmek inanılmaz ve bir tür olarak köpeklerin dayanıklılığını açıklıyor. Ayrıca şu anda dışlama bölgesinde yaşayan köpeklerin muhtemelen patlama olduğunda bölgeden kaçan insanların evcil hayvanlarının torunları olduğunu da bulduk. Bugün dışlama bölgesinde yaşayan köpeklerin DNA'sına kazınmış bu evcil hayvanların geçmişini görebiliriz."
Ostrander, ilk sonuçların alınmasıyla birlikte bilim insanlarının DNA'daki değişiklikleri aramaya başlayabileceklerini ve 'neyin mutasyona uğradığı' ve 'neyin evrimleştiği' gibi sorulara cevap bulabileceğini söyledi.