Bilim adamlarına göre, ACS Infectious Diseases (ACS Bulaşıcı Hastalıklar) dergisinde yayınlanan yakın tarihli bir çalışmada sunulan yeni gelişmeler, devam eden antibiyotik direnci kriziyle mücadelede yardımcı olabilir.
Kırmızı kan hücrelerini, toksisitesi ve böbrek dahil yıkıcı yan etkileri nedeniyle tipik olarak son çare tedavisi olarak kabul edilen, dünyanın birkaç dirençli antibiyotiğinden biri olan Polimiksin B'nin (PmB) modifiye etmeye çalışan bilim insanları, yeni testler yürütmeye başladı.
Zatürre, gastroenterit ve kan dolaşımı enfeksiyonları dahil olmak üzere bir ciddi hastalıklara neden olabilen Escherichia coli gibi özellikle zararlı ve genellikle ilaca dirençli bakterilerle savaşmak için kullanılacak.
Kırmızı kan hücrelerinin içine ilaç enjekte ettiler
Araştırmacılar, kırmızı kan hücrelerini daha detaylı incelemek ve iç bileşenleri çıkarmak için bir yöntem geliştirdiler, geriye sadece ilaç molekülleri doldurulabilen ve vücuda geri enjekte edilebilen lipozom zarı kaldı.
Güçlü antibiyotikleri vücutta güvenli bir şekilde taşımak için kırmızı kan hücrelerini bir araç olarak kullanan yeni yöntem, McMaster Üniversitesi'ndeki fizikçiler tarafından geliştirildi. Bu yöntem, belirli bakterilerin hedeflemeye ve öldürürek vücuttan kaldırmaya izin verir.
Araştırmanın baş yazarı Hannah Krivic, "Aslında, bu antibiyotiği içeride gizlemek için kırmızı kan hücrelerini kullanıyoruz, böylece ilaç vücuttan geçerken sağlıklı hücrelerle etkileşime giremez veya onlara zarar veremez" diye açıklıyor.
Bu kırmızı kan hücrelerini, yalnızca hedef almalarını istediğimiz bakterileri hedef alabilecekleri şekilde tasarladık"
Fizik ve Astronomi Bölümü'nde profesör olan Maikel Rheinstädter tarafından denetlenen ekip, önceki çalışmalarında da kırmızı kan hücrelerine odaklanmıştı çünkü bunlar kararlı, sağlam ve doğal olarak uzun bir ömre sahiptiler.
Rheinstädter, ekibiyle birlikte kırmızı kan hücrelerini geliştirmeye yönelik çalışmaların ise şu şekilde açıkladı: "Birçok geleneksel ilaç tedavisinin zorlukları vardır. Dolaşım sistemimize girdiklerinde hızla bozulma eğilimindedirler ve vücudumuzda rastgele dağılırlar. Genellikle daha yüksek dozlar veya tekrarlanan dozlar almak zorunda kalırız, bu da ilaca maruz kalmayı ve yan etki riskini artırır."